× Sen de İtiraf Et: "Anonim" tıkla itiraf yaz.
× Instagram'da takip et: @ytuitirafsitesi
× X(Twitter)'te takip et: @ytuitirafsosyal
× Telegram'da bize katıl: @ytuitirafsitesi

Nerves

Geçenlerde internette gezinirken Gürkan Gencin sitesine rastladım. Kendisi 10 senedir bir bisikletin üstünde dünyayı geziyor. Dile kolay 10 sene. Bir düşünsenize geride bıraktığınız insanların eskisi gibi olmadığı gerçeğiyle nasıl yüzleşeceğinizi. Tüm sevdiklerinizin dünyanın diğer tarafında olduğunu, başınıza bir şey gelse yardım edemeyecekleri gerçeğini. Adam karlı yollarda da bisikletini sürmeye devam etmiş çöllerde de. Bazen gittiği şehirlerde 1 hafta kalıyor bazen 1 ay kalıyor. Heh bir nevi paşa gönlü ne isterse o oluyor. Gittiği yolun kanıtını da yol bilgisayarı sayesinde sağlıyor. Maceralarını blog sayfasında da fotoğraflarıyla samimi bir dille anlatması da cabası. Daha önceden Türkiyeden Japonyaya kadar bisiklet sürmüş zaten oradan tecrübeli. O yolculuğunun yazılarını da sitesinde bulabilirsiniz.

Herkesin hayalleri vardı değil mi böyle? Dünyayı görmeyi kim istemez ki zaten? Acaba ne kadar kişi hayallerini gerçekleştirebiliyordur? Kaç kişi hayalleri uğruna her şeyi bırakmayı göze alıyordur acaba? Ve kaç kişi bu uğurda duvara tosluyordur? Heh herkes mucizeleri sever. Başarısızlıkları hiç kimse görmek, duymak istemez. Kanseri yenen her küçük çocuk haberinin altında binlerce ölü çocuk yatar sonuçta. Ben… üzgünüm. Eskiden mucizelere inanırdım. Başarısızlıkları görmezdim, bir nevi önemsemezdim. Görmediğim bir duvar sonucu biraz alaycı bakar oldum bu hayata. Heh neyse neyse.

İnsanın kendi gerçeğini bulabilmesi için hayatında bir kez bile olsa yolculuğa çıkması lazım. Bende bir gün o yolculuğa çıkacağım. Heh bir gün. O güne kadar kendimi bir şey hissetmeyecek duruma getirene kadar uyuşturacağım sanırım. Bu farkındalıktan bir an önce kurtulmak istiyorum.

İtiraf Yorumları

13 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Anonim
2 yıl önce

5

nickifare
2 yıl önce

güzel yazı 🙂 öncelikle onu bi belirteyim
yalnız bazen insanlar gerçek duygularını (veya önemsediği şeyleri) göremediği için ya da bunlardan kaçındığı için gerçeklikle kısmen bağdaşan bazı şeyler öne sürerler. evet, hayallerinin peşinden giden herkes başarılı olamıyor, gerçekten de kanseri atlatmış çocuklardan çok daha fazlası ölüyor da. ama hepsinin, başarılı olanın da olmayanın da ortak bi noktası var: deniyorlar. 🙂
ve zannetmiyorum ki başarısızlığı önemsemiyor olsunlar. gözlemlediğim kadarıyla deneyip bununla mutlu olabilen insanlar çoğunlukla başarısızlık/ölüm gibi kötü ihtimalleri kabul edip bu ihtimalle barışan insanlar.
kendini bir şey hissetmeyecek kadar uyuşturabilmek de kolay bir şey değil ama her allahın günü, karşılaştığın her şeye rağmen ne olursa olsun ben bunu yapıcam dersen yapabilme ihtimalin de oldukça yükselir. tıpkı bu enerjini daha anlamlı bir şeye harcarsan onu da yapabilme ihtimalinin artıcağı gibi 🙂

benimkisi sadece kişi kendinden bilir işi yorumu

AlkolikKrep
2 yıl önce
Reply to  nickifare

Bu yazıyı yazarken iyi bir niyetinin olduğunun farkındayım. Belki tavsiye vermek istedin belki acıdın hatta belkide kendinden bir parça yazıda gördün. Nedeni ne olursa olsun o ilk adımı attın. Ben bunun için teşekkür ederim.
Hayatın getiri ve götürülerine pozitif bir bakış açısıyla yaklaşan insanlara gıptayla bakıyorum. Oldukça az bulunuyorsunuz. Ben bunu beceremiyorum. Biliyorum her an sevdiklerimin hayatımdan ayrılabileceği gerçeğini. Ancak kabullenemiyorum. Bu gerçeği kaldıramıyorum. Ve bu yüzden o kaçınılmaz duvara tosluyorum. Yoksa haklısın. Her şeye rağmen deniyorlar. Kurbanlık koyunun bıçakla randevusunu erteleyemeyeceğini bilmesi gibi kendi sonlarının kaçınılmaz olduğu gerçeğini kabulleniyorlar. Geride kalanlar ise isyan ediyor bu gerçeğe. Belki de onlar yerine.
Enerjiyi daha anlamlı bir şeye harcama konusuna gelince… Uyuşmanın kolaya kaçmak olduğunun farkındayım. Sadece artık daha fazla acı çekmek istemiyorum. Çok çocukça farkındayım. Ancak duygularımı doğru düzgün yaşayamayacaksam ne anlamı var ki?
Neyse. Ben tekrardan teşekkür ederim. Bir geri dönüş almayı cidden beklemiyordum. Kendinize iyi bakın.

AlkolikKrep
2 yıl önce
Reply to  nickifare

Bu benim ikinci yazım. İlk yazımı kafam biraz dumanlıyken yazmıştım. Heh sanırım moderasyona takıldı. Sanırım iyi de oldu. ¯\_(ツ)_/¯
Açıkçası bu itirafı yayınlarken bir geri dönüş alacağımı düşünmemiştim. Geri dönüşünüz için teşekkür ederim. Haklısınız. Deniyorlar. Kabulleniyorlar. Ve belki de en önemlisi de devam etmeye çalışıyorlar. Düşe kalka olsa bile sonlarının kötü bitme ihtimallerini göze alarak devam etmeye çalışıyorlar. Bu her insanın yapabileceği bir durum değil.
En mantıklı seçenek enerjimi daha anlamlı şeylere harcamak diyorsunuz. Bunun farkındayım. Ancak bazı gerçekleri kabullenmek istemiyorum. Kabullenmek demek; devam etmek demek sonuçta. Ben bunu istemiyorum. Heh geride kalıp onurluca acı çekecek güce de sahip değilim. Uyuşmak geri kalan seçeneklere nazaran daha kolay geliyor şu anda. Neyse neyse.
Ben size tekrardan teşekkür ederim. Her ne kadar yazının kendisinin bana pek bir faydası olmasa da yazının varlığı beni mutlu etti. Umarım bu pozitif bakış açınızı hayatta sürdürebilirsiniz. Kendinize iyi bakın.

nickifare
2 yıl önce
Reply to  AlkolikKrep

öncelikle ben teşekkür ederim
yorumu yazdım çünkü yıllarını bu bakış açısıyla geçirmiş bir insan evladıyım. ben de baktığım her şeyde kötü bir yan görebilme özelliğine sahibim. (halâ öyleyim sadece yeni bir bakış açısı kazanmaya çalışıyorum) en güzel şeyde bile insanı irrite edebilecek o şeyi görmenin ne demek olduğunu anlayabiliyorum ve bahsettiğiniz gibi bunun kolaya kaçmak olduğunu falan da düşünmüyorum. bu sadece kendine zarar vermek. kolaya kaçayım gibi saçma sapan bi sebeple kimse kendine zarar vermeye kalkmaz. sıkıntı şurdaki insanın kendisine bunu neden yaptığını bulması ve bununla da yüzleşmesi çok kolay olmuyor.

kısaca toparlarsam demek istediğim şu, sen ben gibi insanların geneli bazı yollardan geçmiş oluyor. bu sahip olduğumuz uyuşma isteğini de bu yollardan geçebilmemiz için elimizde olan tek taşıtmış gibi düşünebilirsin. kolay olanı şeçtiğimiz falan yok bence, çünkü halihazırda elimizde seçebileceğimiz çok fazla seçenek de yok. insan eğer halâ tamamen bu seçeneksizliğin içersindeyse en azından kolaya kaçmak gibi kendine daha çok yüklenicek şeylerden kaçanıbilir.

ama hayat da her zaman aynı istikamette devam etmiyor. ya büyüyoruz ya da başka bişeyler oluyor ve ortaya yeni seçenekler çıkabiliyor. işte o zaman insanın mecburiyetten bindiği ama kullana kullana da sürekli hararet yapan o taşıttan (kendisi için) inmesi gerekiyor. şöyle bir zorluk var tabii artık gerekmese bile yaptığımız şeyi yapmaya çok fazla alışmışız. bu kadar alışmışlıktan sonra insan elimdekini bırakırsam yolda dımdızlak kalırım endişesi yaşayabiliyor. haliyle kendini sürüncemede de bırakabiliyor.

tavsiye vermekten ziyade derdim benzer bulduğum için tecrübelerimi paylaşmaktı ama bu kadar yazdıktan sonra ufak bir tavsiyeyi mazur görürsün diye umarak şunu eklemek istiyorum: kendini açabileceğin insanlardan yardım istemek/almak burada çok önemli olabiliyor. tabii bu konular her zaman istediğin gibi gitmez ama 1-2 denemeyle senin için bu mevzuyu biraz daha kolaylaşmasını sağlayabilirsin. kendinize iyi davranın 🙂

nickifare
2 yıl önce
Reply to  nickifare

pek de kısaca toparlayamamışım 🙂

nickifare
2 yıl önce
Reply to  nickifare

eminim safi kolpa bu hikaye 🙂

felsefe yapılan bir şey değil öyle olsa bile itiraf sitesinde yapılacak bir şey hiç değil. kimse bilgeliğin yolunu falan da aramıyor koduğumun kılçığı.
edit: ayrıca itiraf sahibi hayatla ilgili sıkıntısı olduğunu belirtmişken bir arkadaş vardı sonra bi gün kafasını kamyon ezdi hohoho diye bir kolpa da sıkılmaz. kafasını siktiğimin hıyarı.

modlardan da tek ricam küfür var diye bu yorumu silmemeleri. bu davar şikayetçiyse savcılığa gitsin ben mahkeme salonlarında seve seve görüşürüm kendisiyle 🙂

Last edited 2 yıl önce by nickifare
Telefonunu yaz
2 yıl önce
Reply to  nickifare

Senin var ya ananın makatına el bombası sokarım. “Dilara Sarıkaya Hafriyat Kamyonu” diye arat.

nickifare
2 yıl önce
Reply to  nickifare

kız da 2010da ölmüş sanırım. yalanını sevdiğim kaç yıldır okuyon?

nickifare
2 yıl önce
Reply to  nickifare

showa devam. yorum yayınlanmadı. tekrar yazmaktan da sıkıldım ama tekrar deneyeyim. isteğim kadar kişiyi çağırabileceğim hiçbir yere gelebilip hiçbir halt yapamamazsın.

full kolpasın da, burada biraz hassas bir konu geçerken, tam bir hıyar gibi böyle bir hiç bahsedilmeyecek şeylerden bahsedip burayı kendi showuna çevirmeye çalışan bir kımıl zararlısının. senin yaşını da ayrıca seveyim.

AlkolikKrep
2 yıl önce
Reply to  nickifare

Değişimler, ayrılıklar, ölümler bu hayatın kaçınılmaz gerçeklerinden. Ve evet alışmıştım. Bırakmak bir nevi suçmuş gibi geliyor. Ancak kendimi ne kadar yırpalarsam yırpalayım sonuç yine aynı. Heh. Bu durumla kendi içimde yüzleşmem lazım. Neyse neyse. Tavsiyen için açıkçası yardım istemek her zaman zor bir durum olmuştur benim için. Kendi acımı kendi içinde yaşayan insanlardanım. Ancak evet sanırım bir dost meclisine katılma zamanım gelmiş geçiyor bile. Ben her şey için tekrardan teşekkür ederim.
P.S. Yorumlara baktım bir laf dalaşı olmuş yanlış anlaşılmadan, iletişimsizlikten. Hey açıkçası olmasını istemezdim ancak olan olmuş. Sağlık olsun.

Anonim
2 yıl önce

4.5

AlkolikKrep
2 yıl önce

Bu yazıyı sana genel bir cevap olarak yazıyorum. Öncelikle geçmiş olsun. Sanırım arkadaşındı ya da bir tanıdığındı. Ne olursa olsun böyle bir olay başından geçtiği için üzgünüm. Ancak beklenmedik bir anda böylesine acı bir olayı örnek göstermendeki absürtlüğü belirtmek istiyorum. Başta nickifarenin inanmamasının sebebi bu absürtlük değilde nedir? Hangi insan böyle acı bir olayın gerçek olmasını ister/tahmin ederki zaten? Ben hala amacını çözebilmiş değilim. Kendi çektiğin acıyla böbürlenmek miydi? Ya da kendi çektiğin acıdan sana yaramış bir yolu mu göstermekti? Heh belki de sadece farkındalığın iyi bir şey olduğunu savunmak istemiş bile olabilirsin. Açıkçası bilmiyorum. Zaten ortada bir iletişimsiz, yanlış anlama sonucu nickifareyle laf dalaşına girdiniz. Neyse. Geçmiş olsun demekten başka bir şey gelmiyor içimden. Üzgünüm.

Bu yazıya gelince… Yazdıklarında kısmen haklısın. Hayat kısa. Ölüm denen bir gerçek var ve 100 yıl sonra hepimizin arkasında ölü sosyal medya profilleri kalacak. Yaşadığım ve yaşattığım şeylerin evrende bir toz zerresi olan Dünya içinde başta zaten nesnel bir önemi yok sonra da olmayacak. Ancak söylediğinde bir sıkıntı var. Anlam nerede? Heh sırf kendin inanacak olsan bile olsa bir anlama sahip olunmalı bence. Yoksa sadece keyif için yaşamak bana aşırı anlamsız geliyor. Hatta o 70’lik dayıların yaptığı ritüelleri bile daha anlamlı buluyorum. Bir sınav var ve o sınav için türlü ritüeller yapmalıyım düşüncesi kendi içinde tutarlı sonuçta. Heh tabiki de bu anlam kısmı subjektifliğe geçiyor. Umarım kendi anlamını bulmuşsundur ama. Neyse neyse. Kendine iyi bak.