Şu hayatta bazı öyle insanlarla karşılaşıyorum ki bu kadarı da olamaz artık diyesim geliyor. Gerçi insan sayılmazlar: homo-habilis’ten sonra evrimleşmeden günümüze ulaşmış ara tür yaratıklar bunlar. Biliminsanlarının yüzyıllardır aradığı bu yaratıklar aramızda dolaşıyor halbuki. Bir insanın mutsuzluğu ile mutlu olabilen bu yaratıklar; kaos ve kin ile beslenirler, hiç tanımadığı insana bile sırf onun gibi olamadığı için kin güdebilen, nerede mutlu bazı kişilerle karşılaşsa neye uğradığına şaşıran yadırgayan, yüzlerine güldüğü kişilere karşı arkalarından basit numaralarla zarar vermeye çalışan güya kendini kurnaz zanneden kişilerdir bunlar. Karnı doyduğu anda entrika çevirmeye başlayan, ulaşamadığı ciğere pislik atan kişilerden bahsediyorum. Emin olsunlar ki kalbi temiz insanlara bu gibi numaralarla zarar veremezler yüzlerine pelesenk olmuş asık suratlılıkla her şartta gülebilen insanlara zarar vermeleri imkansızdır. Tuhaftır ki bu primatlar; uğraşacak dışarıdan birini bulamadıklarında birbirlerine düşerler. En çok zararı da yine birbirlerine verirler. Aslında bunların kim olduğu bellidir her ne kadar gizli olduklarını zannetseler de uğraşmaya çalıştığı kişiler bunların ismini bilir ama çalıyı dolaşmayı seçerler ve getirip yüzlerine vurmazlar, vurmayız. Ancak üzerine çok gidilen bir kişi ne kadar pisliğe bulmaşmaktan geri dursa da gerekirse alır eline kaşağıyı girer ahıra!