Bundan yaklaşık 10 sene önce (10 sene diye yazınca vay be dedim) tanışmıştık. Birbirimizi çok sevdik, hatta öyle çok sevdik ki, ayrılalı 8 seneyi geçmiş olmasına rağmen hala o 1.5 senede biriktidiğimiz her şeyi haberimiz olmadan saklamışız.
Ve o kadar anlamsız bir tartışma zinciri içinde boğulduk ki, inan bugün bu düşünce yapımla o zaman olsaydım, seninle asla o kavgaları etmez, aksine kızdığım, karşı durduğum konuların tamamında yanında olur, tam destek verirdim. Zaten o zamanlarda bunu yapmış olsaydım, bugün çook yüksek ihtimalle seninle mutlu bir yuvamız olurdu. Ancak o gençlikle, cahillikle saçma sapan şeyler yapıp seni kırdım ve kaybettim. Oysa ki sen beni öyle güzel sevdin ki, aşık gitse de aşkını hiç terketmedin. Dik durdun, ne kendini ezdirdin ne de aşkını. Ona hala bugünde sahip çıktığını biliyorum. Emin ol, bende aynı şekilde sahip çıkıyorum.
Diyecek çok ama çok şeyim var inan yazıp yazıp siliyorum. Ama tek bir şey diyeceğim; o sahip çıktığın aşkına sevgine en ufak bir zarar gelse benim canımdan can gider. Varsın gerekirse bir daha birbirimizi ölene dek görmeyelim, yeterki sen aşkına böyle sahip çıkmaya devam et. Ben olsam da ölsem de mesele yok.
Senin 10 sene önce yazdığın o şarkı sözünün devamıyla mesajımı kapatıyorum: “Avucunu son bir defa, ağlamadan tutmak istiyorum. Gözlerim yüzüne küskün, sazım sevgine suskun.”
Benim hanım iyi oku bunları da dersimizi alalım ah vah demeyelim bir yolunu bulup toparlanalim