O sabah dersten çıkmıştım koridordan binanın çıkışına yürüyordum ki bi ses yankılandı, kulaklarıma inanamadım birileri yunanca konuşuyordu hem de gerçekten yunan aksanı ile. Rüyada gibiydim, konuşanlar da yunan gençleriydi sizin nüfusunuz zaten az yaşlanan bir ülkesiniz yani yunan gençlerini kampüste görebilmek ayrı bir doğa olayıydı benim için. İçimden selam vermek geldi hatta bazılarına sarılmak.. Hemen bildiğim kelimeler, cümleler gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Aklıma ilk gelen, selam millet anlamında kalimera paidia ifadesiydi. Bunu diyebilirim diye düşündüm ama o an pat diye diyemezdim cesaret toplamak için durağa gitmek yerine yolumu uzattım ,onlar da şans eseri arkamdan yürüyorlardı beş kişiydiler kızlı erkekli. Ben nereye yürüdüğümü bilmeden içgüdüsel olarak yavaş yavaş adım atıyordum, adeta onlar şu an nereye yürüyor olabilir diye içimden düşünüp en olası hedefe yani yıldız cafeye doğru yürüyeyim dedim. Nitekim tahminim tuttu. Yaklaşık 5-6 dakika boyunca önlerinde yürüdüm, ancak içimden atak yapacak cesaret bir türlü çıkamıyordu ta ki kafeye vardığımızda onlar içeri girdi bense kafenin kapısının önünde kalakaldım, yine yeniden sosyal anksiyete yüzünden bir fırsat daha elimden kaçmıştı. Hüzünle kulaklığımı çıkartıp depresif bir yunan parçasını dinlemeye başladım…
Otobiyografik olay hikayeleri, 2002, ytü kırsalı😣
Bu hikayedeki tüm karakterler ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi vardır. Bazılarının ilgisi ise ölçülemeyecek seviyededir.
Okumadık canım bi dahaki sefere uzamasın kısa kes belki okunur 😀