Hani sana hep derdim ya; sana kul köle olabilmek bile ne kadar büyük bir şansken ben senin hayatındaki erkek olabildim diyе. Sözün gelişi değildi. Senin hayatında olabildiğim için kendimi dünyanın en şanslı erkeği olarak gördüm. Bugün bile 30 yıllık hayatımın en mutlu günleri o günlerdi diyebilirim. Saçma sapan, anlamsız, desteksiz, gereksiz ve sebepsiz yere, böylesine büyük aşk ve sevgi temelleri üzerine kurulu ve hatta hala o temellerin, aradan geçen yaklaşık 10 senelik zamana rağmen dipdiri olduğu bir ilişkinin bitmesi bana hala acı verici geliyor. Son tartışma konumuz; hatta ayrılığımızın (bence su üstündeki) sebebi, o dönemler sana son derece karşı çıktığım, bilfiil önünü kestiğim, var gücümle engel olmaya çalıştığım bir konuyken bugün tam aksine; sonuna kadar destekçin olacağım, ilelebet omuz omuza yürüyeceğimiz bir konuymuş meğer. Bunları bile bile bu halde olmamız, birbirimizi bu kadar delicesine sevmemize rağmen hala adına gurur, onur, korkaklık, kibir, hırs, intikam vs denen illetler yüzünden yıllarca birbirimize zulmederek ayrı kalmamız, ya hepsini bir yana bırakırsak; sayılı günlerimizin kaldığı, yarınımızın belli olmadığı şu hayatta birbirimizden ayrı fazladan 1 gün daha geçirmemiz benim acıdan ciğerimi parçalıyor. Eğer bu bir savaşsa, tamam sen kazandın; ne diyorsan kabulüm, sözünün üstüne söz söylemeyecem, çektirdiğin tüm eziyetlere zaten boynum kıldan ince, çektireceğin tüm eziyetlere de aynı şekilde. Yeter ki beni hayatına al, kalbinin baş köşesindeki yerime oturt, sonra söz sana teslimim.